Edip Cansever
Dinletiler
Genel Kültür
Ünlü Ressamlardan Tablolar
Kültür-Sanat
Günlük
Kitap






Nietzsche Ağladığında ( When Nietzsche Wept) - Irvin D. Yalom
Tünel | Ernesto Sabato
Ateşler | Marguerite Yourcenar
Mesele Sevmek Değil Azizim
Yusuf İle Züleyha | Nazan Bekiroğlu
Sabahattin Ali - Değirmen Öyküsü
Edip Cansever - Bitiş şiiri
Senihan'ın Günlüğünden | Bezik Oynayan Kadınlar ( l )
Can Yücel / Parça Parça
Nietzsche Ağladığında ( When Nietzsche Wept) - Irvin D. Yalom
" - Ben ümitsizliği tedavi edemem Doktor Breuer. Onu incelerim. Ümitsizlik, özfarkındalık uğruna ödenen bir bedeldir. Yaşama derinlere inerek bakacak olursanız, ümitsizlikle her zaman karşılaşırsınız " When Nietzsche wept by Irvin D. Yalom... Devamı
Mutsuz Çocuklar Ülkesi
"Halden anlamayanı kendi haline bırak, Zaman ona halini anlatır gurban olduğum…" __Neşet Ertaş ** Bir halden bilmez cahile. Kul eyledi zaman bizi. Kimi baydır kimi fakir. Yaradan Mevla'ya şükür. Ne akıl kodu ne fikir. Del-eyledi zaman bizi. _Pir Sultan Abdal... Devamı
Tünel | Ernesto Sabato
Milyonlarca yıldır hiçliğe doğru koşan minyatür bir gezegende, acılar içine doğuyoruz, büyüyoruz, dövüşüyoruz, hastalanıyoruz, acı çekiyoruz, acı çektiriyoruz, bağırıyoruz, ölüyoruz, ölüyorlar ve aynı anlamsız komediyi baştan oynamak için başkaları doğuyor. — Ernesto Sabato, Tünel ... Devamı
Ateşler | Marguerite Yourcenar
İnsan, hayatındaki her büyük olay karşısında bakirdir. Acımla nasıl başa çıkacağımı bilmemekten korkuyorum. — Marguerite Yourcenar, Ateşler ... Devamı
Mesele Sevmek Değil Azizim
" Mesele sevmek değil azizim, Kime sorsam herkes seviyor zaten.. Mühim olan güzel sevebilmek, Kırmadan, Dökmeden, Yormadan, Acıtmadan " Devamı
Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün | Dr. Frank Vertosick Jr
Beyin cerrahisi kibirli bir meslektir. Gökbilimciler yıldızları izlerler ama onlara hiçbir zaman dokunamazlar. Parçacık fizikçileri o muazzam atom parçalayıcılarının buhar izlerinde Tanrı’yı görürler ama parçacıkların kendilerini göremezler, protonlara uzanamazlar, kuarklara dokunamazlar. Moleküler biyologlar DNA’nın çifte sarmalının öykülerini anlatırlar ama onlar için gen, gözle görülemeyen bir soyutlamadan öteye gidemez. Bu bilim insanları, cihazlarına veya fotoğraf filmlerinin üzerine doğanın düşürdüğü gölgeleri izlemekle yetinmek zorundadırlar. Beyin cerrahı ise bu açıdan imtiyazlıdır, doğanın en büyük esrarı, bir-iki kiloluk yağlı bir organ içinde gizlenmiş olarak önünde durmaktadır. “Kural bir: Bir kez beynine hava değmeye görsün, bir daha asla eskisi gibi olamazsın. Evet, yüce Tanrı bu nesneyi iyice sarıp sarmalamış, herhalde boşuna değil. Kimse onunla oynamasın diye. Bak! Beyin dediğin şey, bir bakıma 66 Cadillac gibidir. Sekiz bujiyi değiştirmeye kalkarsan, motoru tamamen indirmen gerekir. Alet, performans için yapılmış, kolay servis için değil.” "“Kural iki:Bir ameliyat, yalnız başkası yapıyorsa küçüktür. Eğer sen yapıyorsan büyük bir ameliyattır. Bunu hiçbir zaman unutma!” “Kural üç: Beyin hastaları ile omurilik hastaları için aynı ölçüde geçerlidir: Eğer hasta ölmemişse, yeterince gayret gösterirsen hastanın durumunu daha da kötüye götürebilirsin. Ben sırtlarından iki diski alınmış hastalar gördüm, üçüncü ameliyatı yapmamız için bize yalvardılar, nasıl olsa kesinlikle bundan daha kötü olamayız diye. Bunun üzerine ü&cc... Devamı
Kimsesiz Zamanlar - Arzu Eylem
Ben kimim, sen kimsin? Bildiğimiz zamanlardan, tanımadığımız zamanlara yürürken… Belki hiç kimse değildik. Çok şeydik aynı zamanda. Hem “kim” deyince çözülüyor mu içimizdeki bilmeceler? Gözlerimizde kalan yabancılar belki kim olduğumuzu söyleyen. Bir başına olana kimsesiz diyorlar. Oysa kendinle olmak, kimse olmayı başarabildiğin tek zaman. Bir gün gelip “Kim” diye sordular? Sustum! ”Adını bilmiyor musun”, dediler. Dudaklarım mırıldandı ismini… Söylemedim. “Sıfatı da mı yok” dediler. Kalbime sordum, cevapladı ama ben susmaya devam ettim… ”Nasıl biri”, dediler? Gözlerim içeri dalıp bir süre seyreyledi yüzünü… “Tanımıyor musun yoksa” dediler, güldüler. Sesin çınladı kulaklarımda. Daha adımızı almamıştık, kim olduğumuzun önemi yoktu bu yüzden. Biz’den önce birileri olmuştuk evet… Ne sendeki başkalarına, ne bendeki başkalarına karışmalıydık. Biz olduğumuz zamanlardaki biz ilgilendirirdi bizi… Ne ben sana benzemeliydim, ne sen bana. Adını ve kim olduğunu bilsem de susuşum, sıfatlardan arındırışım; yüreğimi dinleyip, kulaklarımı dışarıya kapayışım bundan. Oysa bıraksam kendimi… Nasıl da çabalıyorum bir bilsen gözümde kalan seni tutmak için. İçime akan her bir sözcüğün altını çiziyorum unutmamak için. Sıcaklığını kışa saklıyorum. Tutuyorum nefesimi mutluluk çığlıkları atacağım gün için… Dinleniyorum şimdi. Koşarak yaşayacağımı biliyorum hayatı, o gün geldiğinde. Geçmişi gerilerde bırakmak için… Yerimde saydığım zaman... Devamı
Yolda Bir Mesaj | Sohrab Sepehri
"Ben bahçelerin nefes alışlarını duymaya yakınım. Ve zulmün sesini işitirim ben, bir yapraktan döküldüğünde… Bir ağaç arkasında nurun öksürdüğünü ben duyarım. Ve yalnızlık penceresinin sükûtun eliyle açılıp kapanmasını… Şüphe dolu aşkın kabuk atarken çıkardığı pak sesi. Sonra bir kanatta aniden dolan uçma zevkini Ve kendini sakınan ruhun çatlamasını." Bir gün geleceğim ve bir mesaj getireceğim, Nur dökeceğim damarlara. Ve “Ey sepetleri rüya dolu olan sizler! Elma getirdim; güneşin kızıl elmasını.” diye haykıracağım. Geleceğim; bir yasemin çiçeği vereceğim dilenciye. Cüzamlı güzel kadına bir küpe daha armağan edeceğim. “Ne seyredilesi bir bahçe!” diyeceğim görmeyen insana. Seyyar satıcı olacağım; sokakları dolaşacağım; “Şebnem var, şebnem, şebnem!” diye bağıracağım. “Gerçekten de karanlık bir gece!” diyecek, yoldan geçen biri. Bir Samanyolu bağışlayacağım ona. Ayaksız bir kızcağız var köprüde; Büyükayı'yı asacağım onun boynuna. Ne kadar küfür varsa, toplayacağım dudaklardan. Ne kadar duvar varsa, yıkacağım temelinden. “Yükü tebessüm olan bir kervan geldi.” diyeceğim haydutlara. Bulutları parçalayacağım. Düğümleyeceğim gözleri güneşle, gönülleri aşkla, gölgeleri suyla, dalları rüzgârla. Ve cırcır böceklerinin sesiyle bağlayacağım çocuğun düşünü. Uçurtmalar salacağım havaya. Sulayacağım saksıları. Geleceğim, okşayışın yeşil otunu dökeceğim; atların, ineklerin önüne. Şebnem kovasını getireceğim, susuz kısrağa. Ve kovacağım yoldaki yaşlı eşeğin üstünden sinekleri. Geleceğim, her... Devamı
Yusuf İle Züleyha | Nazan Bekiroğlu
Hiç olmadığı kadar karanlık ve hiç olmadığı kadar yağmurlu bir gecede Yûsuf’u hatırlayan Züleyha çöle ve ırmağa baktı. Buhur yakma saati çoktan geçmişti tapınakların.Züleyha geçmiş zamanlara ve gelecek zamanlara baktı. Dudağının ucunda kendi hikayesine tanıdık acı bir gülümseme vardı. Duy dedi Züleyha duy beni ey gelecek zaman duy beni yazılmış ve yazılacak olan bütün hikayelerin kadın kahramanları. Bütün o yaşanmış ve yazılmış olan bütün o yaşanmamış ve yazılmamış olan hikâyelerin kadın kahramanları. Kadınlar ve kızlar dişil ve doğurgan duygusal ve duyarlı olan. Eril olmayan yani fethetmeyi değil fethedilmeyi bekleyen kale daima. Gecenin karanlık koynunda kapılarını açan kent en fazla en fazla bir sandalı koynuna alan deniz. Durağan ve çaresiz ve lekesiz ve temiz tertemiz. Adı tarihe geçmiş ve geçecek dişil ve doğurgan kadın ve kız olan yani ki yani ki bütün hikâyelerin baş kahramanı olan. Dünyanın çevresinde döndüğü asıl güneş çağların gerçek sahibi gerçek yazıcısı tarihin bir anda en güçlü hükümdarları yerle bir kılan en güçlü kumandanları köle en zelil köleleri hükümdar kılan tutsakları en derin aydınlıkta hür hür olanı en koyu karanlıkta tutsak kılan hükümsüzü birden bire hükümlüye çeviren hükümlüyü birden hükümsüz eden. Geçer akçeleri geçmeze ... Devamı
Sabahattin Ali - Değirmen Öyküsü
Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekala, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?.. Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?.. Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır. Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun... Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun... Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler... Siz sevemezsiniz. Sevmeyi yalnız bizler biliriz... Bizler: Batı rüzgarı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka Allah tanımayan biz Çingene'ler. Dinle adaşım, sana bir Çingene'nin aşkını anlatayım... Sabahattin Ali - Değirmen Öyküsü Değirmen Hiç sen bir su değirmeninin içini dolaştın mı adaşım?.. Görülecek şeydir o... Yamulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın kalasların üstünde simsiyah bir çatı... Sonra bir sürü çarklar, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen tozlu kayışlar... Ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğday, mısır, çavdar, her çeşitten ekin çuvalları. Karşıda beyaz torbalara doldurulmuş unlar... Taşların yanında, duman halinde, sıcak ve ince zerreler uçuşur. Halbuki döşemedeki küçük kapağı kaldırınca aşağıdan doğru sis halinde soğuk su damlaları insanın yüzüne yayılır... Ya o seslere ne dersin adaşım, her köşeden ayrı ayrı makamlarda çıkıp da kulağa hep birlikte kocaman bir dalga halinde dolan seslere?.. Yukarıdaki tahta oluktan inen sular, kavak ağaçlarında esen kış rüzgarı gibi uğuldar, taşların kah yükselen, kah alçalan ağlamaklı ses... Devamı
Edip Cansever - Bitiş şiiri
Bitiş "Ester´in söyledikleridir Yalnızlığına korku vurma Ester´in söyledikleridir Ve gelsin ve geçsin bütün sözlerim Gelsin ve geçsin Ester´in söyledikleridir İnsanların içinden Kendim olup taşayım Ester´in söyledikleridir İnsanlara uzaklık vurma Ama herkes ki kendisi olsun Sonra herkes kendisi olsun Bir gün herkes kendisi olsun Ester´in söyledikleridir Dünyada bakınıp durma Bütün ol ve ayrı tut ki kendini Zaten öyledir Çünkü öyledir." _Edip Cansever, Ester'in Söyledikleri (Bitiş) ... Devamı
Senihan'ın Günlüğünden | Bezik Oynayan Kadınlar ( l )
Senihan'ın Günlüğünden /I Gözlerimden uçtum —bırakıp eski gövdemi— Aynanın önünde durdum —Kenarları saydam yapraklı aynanın— Omuzları açık giysimi giydim —siyah— Topaz kolyemi taktım. Göğsümün ortasına bir gül yerleştirdim. Acı, apacı bir gül.Dışarı çıktım. Muhassen'e uğradım —çağırdı demin— Firuze ve turuncu deniz kabuğu alaşımı Muhassen'e. Yedi lamba,yedi güvercin saçlarında. Ve eşyalarında bir başkalık: 'çabuk-güzel' Her şey 'acele-sıcak', 'acele-yerli yerinde' Her şey, ama her şey. Birdüğün öncesi gibi.Uzun bir deniz yolculuğu sonrası. Bir yerden bir yere taşınma.Yitirilmiş duygulara bir göz atma yaklaşımı belki. Rüyamda dagörmüştüm dün gece. Yedi gelin, yedi güveyi. Serpantinler, konfetiler içinde. Ağzımda bir sakız çiğneme kımıltısı Şuramda duymadığım bir duyma Bir elimi kalçama koyuyorum Kimim ben? Seniha! Çağırmadım ki kendimi Sordum, o kadar. Ben kendimi kendime sunuyorum o kadar. Bu işe çok uygunum, o kadar Toprağına karışmış bir çiftçi gibi Bir gün: yüzü olmayan bir erkek Bir gün: yanmış süt kokulu bir oğlan Gözkapaklarımı indiriyorum Lacivert bir jaluziyi indirir gibi Kendimi kendime sunuyorum –ben Seniha–Bunu hep böyle yapıyorum. Bugün de böyle yaptım. Önce bir sigara yaktım,usul usul giyindim. Bluzumdaki bir iki kırışığı çektim düzelttim.Perdeleri açtım. Pencereyi de a&cc... Devamı
Can Yücel / Parça Parça
Yaşamak istiyorum Yaşamayı bu soğumuş cehennemde Ölü bir dost gibi içim titreyerek düşünmek değil sade, Yaşamayı yaşamak istiyorum. … Parça Parça – 2 Bu küfür küfür değil, küflü rüzgar, Bu silsilesini siktiğimin koridorlarına Demirli dosyalar gibi sıralanmış kapılardan Ayaklarımın dibine kadar sokularak Ve sezdirmeden üflüye üfüre Parmaklarımın uçlarını kemiren Bu kılları ağarmış fare Ne bilir, ne anlar ki çocuklardan haber vere! Hem verse de ne umurum! Ben ki müebbet muhabbete mahkûmum, Çocuklardan haber değil, Çocukları güneş kokan enselerinden koklaya koklaya öpüp ısırmak istiyorum Parça Parça – 3 Bu uzaklardan ürüyen zağarlar ki şehirdir Üleşemiyorlar zaar gece denen kemiği, Erken o bed sesli avcı, Ezân-ı Muhammedî Önüne katıyor onca yeziti… Allah ekberdir! Allah…! Lakin inliyor gene uykusunda Mahir Ve hep böyle demeç verircesine sayıklayan Şerifoğlu O..lığını bilsin, diyor, ben kulluğumu! Velhasıl: Bu her gece uykusunda bağırıp çağıran, ağlayan, gülen, konuşan, isyan eden, yalvaran, küfreden, diş gıcırdatan Adem Babalar arasında, Bu damsız damda, Bu Havvasız havada “Saf Şair” olamıyor adam, sökmüyor sırf şiirsel yorum. Hani Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum, diyor ya Nâzım, Ben de artık şiir düzmek değil, şiiri düzmek istiyorum. Parça Parça – 4 Sen değildin görüş günü telörgüden görünen, Boncuklarla işlediğim suretindi o senin; Gölgenin güneşe nispeti, leylim… Hem seni ben, seni görmekle görmüş değilim, Görmedikçe gözlerinin g... Devamı
Reha Yeprem Elbet Ayrılır
Ayrılmaz deme sakın, Ayrılır Et tırnaktan, koyun kuzudan. Yavru anadan ayrılır. Ayrılmaz deme... Ayrıldıysa Şems, Mevlana'dan, Ayrıldıysa ay bile dünyadan, Vakti gelince mecnun bile leyla'dan usul usul ayrılır Ayrılır görmez misin. Bahçeler ayrılır,bağlar ayrılır, Sıra sıra dizilen dağlar ayrılır, Ansızın gelir ecel, Gülenler ayrılır,aglayanlar ayrılır Ölenler ayrılır,Kalan sağlar ayrılır Bir muzice olur, Şavk ile hilal tam ortadan ayrılır, İman edenler, inkar edenler ayrılır! Firavundan elbette ki Hz.Musa ayrılır, Ayrılmaz deme. Cennetten iki sevgili kul iner aleme. Hz.Adem Hz.Havva'dan ayrılır. Kardeş kardeşten huyda ayrılır. Yusuf Yakuptan kuyuda ayrılır. Yağmurlar gökten, yapraklar daldan. Sırat ile cehennem cennet'ten ayrılır. Kelimeler hece hece,sayrılar rakam rakam. Cehennem derin derin,cennet bahçe bahçe. Peygamberler bile makam makam ayrılır. Demir aldımı bir kere. Gemiler limandan ayrılır. Kalanlar gidenden, Elveda sözü dil'den,gözyaşı gözden ayrılır. Kalp bile aynı çarpmaz her daim. Her duyguda ritim ritim ayrılır.Mevsimi geldi mi sılasından. Kanat çırparak Göçmen kuşları da ayrılır. Bir insanoğlu düşmeye görsün.Düşman dost'dan dost düşmandan ayrılır. Yaşayan bilir ancak İyi gün kötü günden ayrılır. Tarih tekerrür etmez. Bir ince detayile,tekerrür bile birbirinden ayrılır. ... Devamı